Belânın Dişisi

Timur Han, Akşehir'e bir erkek fil getirmiş. Bahçe ve tarlalarda serbestçe gezen fil, ekinlere çok fazla zarar veriyormuş. Timur Han'dan korkarak kimsenin dokunmaya cesaret edemediği bu fil Akşehirlilerin başına belâ kesilmiş. Akşehirliler toplanıp Nasreddin Hoca'ya gitmişler.

- "Hoca efendi, biz gidip Timur Han'a derdimizi anlatmaktan korkuyoruz. Ne olur, ne olmaz, yanlış bir şey söyleriz de başımıza iş açarız. Yarın sabah, bizimle beraber gel, sözcümüz ol, derdimizi anlatalım" demişler.

Ertesi gün on-on beş kişi buluşmuşlar. Hoca önde, diğerleri arkasında yola koyulmuşlar. Kimseden çıt çıkmıyormuş. Nasreddin Hoca, Timur Han'a söyleyeceklerini büyük bir dikkatle kafasında tasarlıyormuş. Timur Han'ın otağına yaklaştığında, Nasreddin Hoca, peşinden gelenlere son talimatını vermek için arkasına bakmış ki; hiç kimse yok. Meğer, hepsi korkudan birer ikişer savuşmuşlar.

O sırada çadırının önüne çıkan Timur Han, Hoca'yı görerek yanına çağırmış. Biraz hoşbeşten sonra Hoca'ya sebeb-i ziyaretini sormuş.

- "Hünkâr'ım, Akşehirliler getirdiğiniz fili çok sevdiler. Hayvanın tek başına sıkıldığını görüyorlar. Bir de dişisini getirmenizi rica etmek için beni gönderdiler," demiş Hoca.

Timur Han bu sözlerden hoşlanmış;

- "Akşehirlilere selâm söyle. İsteklerini yerine getireceğim," demiş.

Hoca Akşehir de, heyecanla kendisini beklemekte olanlarla karşılaşınca;

- "Timur Han'ın size selâmlarını ve müjdelerini getirdim. Belânın dişisi de geliyor," demiş.

Bu fıkrayı arkadaşınıza göndermek için aşağıdaki formu kullanın.
Adınız (*):
Eposta adresiniz (*):
Gönderilecek eposta (*):
Gönder
Yüklenme tarihi: 19.08.2011
Okunma sayısı: 2293
Gönderilme sayısı: 0
Puan sırası: 204. sıra